TÜRKİYEDEKİ TÜM TOPKAYNAKLILARIN(BÖCÜKLÜ) BULUŞMA NOKTASI
  Oyun
 

 OYUN-SPOR: 
        Cirit Oyunu: 
        Şeyhbızınlar, çok iyi at binicisi idiler. At üstünde çeşitli savaş, dövüş, oyun ve hareketleri yapabilirlerdi. Cirit oyularını çok iyi becerirlerdi. Bu oyunlarda cıda diye bir dövüş aletini kullanırlardı. 
        Cıda, yaklaşık üç metre uzunluğunda kalınca bir sopa idi. Bir ucuna, ucu sivri bir demir raptedilmişti. At üzerinden canlı bir hedefe doğru dikine fırlatıldığında hedefi şaşmaz ve telef ederdi. Cirit oyunları da bu amaca yönelikti. Binilen atlar çok iyi motive edilirdi. 
        Yenice’nin ilk yerleşimcisi Heyşteyar'ın cirit oyunlarındaki maharetleri hala dillerdedir. Konya'da cezaevinde yatarken ününü duyan valinin isteği ile Konya adına şehirler arası cirit oyunlarına katılmış ve Konya'yı birinci yapmıştır. Bu sayede vali tarafından affedilmiştir. 
        
Reqe çu: 
        Şeyhbızınlar'ın yakın mesafe dövüş oyunlarından birisi de reqaçudur. Bu oyun, bir metreden daha uzun, kızılcık sopalarla oynanır. Rakiplerden biri, çok hızlı bir şekilde diğerinin kafasına doğru sopayı indirirken, öbürü sopasını kendi kafasına paralel tutar, böylelikle hem kendini korur hem de rakibinin kafasına doğru sopayı hızlı bir biçimde indirirdi. Reqaçu oyunu, bu şekilde hızla devam ederdi. Hiçbir yaralanma da meydana gelmezdi. 
        Reqaçu oyununda mahir olan kişiye desteçu derler. Desteçu, yirmiye yakın kişinin saldırısından kendisini çok iyi koruyabiliyor, hatta birkaçını haklayabiliyordu. 
         
Pel(Taş) Atma: 
         Pel, yarım ya da 1 kg ağırlığındaki taşlara verdikleri addır. Belli bir mesafeye pel atma yarışmaları yapılırdı. En uzağa taşı fırlatan galip ilan edilirdi. 
          
Si Kwıçıke: 
          Üçer kişilik iki grup oluşturulur. Belli bir mesafe ara ile örneğin yirmi adım ara ile, karşılıklı üçer taş dikine dikilir. Sıra ile oyunculardan herbiri rakip taraftaki dikili üç taşı, elindeki üç pel ile düşürmeye çalışır. Hangi grup, rakip tarafın taşlarını pelleriyle önce düşürürse oyunu kazanmış olurdu. 
        
  Du bero: 
          Iki grup arasındaki taşlı dövüştür. Iki kişi herhangi bir nedenle kavga ettiler mi, bunların akrabaları olaya karışırsa iş büyürdü. Karşılıklı taşlı kavgalar meydana gelirdi. Bu dövüşte taraflar karşı karşıya durarak birbirlerine pel atarlardı. Sol ellerine aldıkları ceket, palto gibi giysilerle de kendilerini karşı tarafın taşlarından korurlardı. Bu dövüşlerde ufak tefek yaralanmaların dışında herhangi ciddi bir durum meydana gelmezdi. 
          
Gulle reqeti: 
          Bu oyun, günümüzdeki gülle atma sporunun temelini oluşturur. Gençler ve orta yaşlılar bu oyunu oynarlardı. 3-4 kg ağırlığında ve yuvarlakça bir taş, gülle olarak kullanılırdı. Oyuncu, çizilen bir çizgiye sol ayağını koyar, sağ eliyle taşı yukarıya kulak hizasına kadar kaldırır ve uzağa fırlatırdı. En uzağa fırlatan oyunu kazanmış olurdu. 
          Bu oyunu farklı bir şekilde de oynarlardı. Aynı ağırlıkta, fakat yassı ve uzunca bir taş iki elle ucundan tutulur. Ayaklar bir çizgiye konulur, bacaklar açılır. Tutulan taş bacaklar arasından bir ileri bir geri sallanarak uzağa fırlatılır. 
        
  Uzun Atlama: 
          Üç metre çapındaki buğday çukurlarının üzerinden koşarak atlanırdı. Bir de çifte atlaması vardı. Bir çizgi üzerinde ayaklar bitiştirilir, ayaklar açılmadan ileriye, geriye doğru atlanırdı. 
       
   Güreş ve Restan: 
          Güreş oyunları bilinen şekilde oynanırdı. Restan denilen koşular ve güreş, çocuklar ve gençler arasında yaygın birer oyundu. 
          
Ker palıkane: 
          Uzun eşek oyunudur. Dörder kişilik iki grup kurulur. Ebe olan gruptan biri sırtını duvara dayar ve yastık olur. Diğer üç kişi ise, arka arkaya, sıra ile başları öndekinin bacakları arasında bulunacak şekilde eğilirdi. En öndeki, başını yastığa dayardı. Böylece uzun eşek meydana getirilirdi. Öbür grup teker teker koşarak uzun eşeğin üstüne atlarlardı. Hepsi eşeğin üzerine bindikten sonra bir sayı söylenir. O sayı sayılır. Sayma işlemi bitmeden uzun eşeğin üstündekilerden birinin ayağı yere değer ya da düşerse, uzun eşek ebelikten kurtulur. Diğer grup bu sefer ebe olurdu. Oyun bu şekilde devam edip giderdi. 
          
Çocuk ve Genç Oyunları: 
          Pa Leqane: 
          Tekvandoyu anımsatan "tekme" oyunudur. Tek ayak üzerinde durarak birbirlerine tekme atarlardı. Bu oyun, kalabalık gruplarla oynanırdı. 
      
    
Şekko: 
          Kalabalık bir grup, ikişer ikişer eşleşir. "Tere huşke" kurası çekilir. Kura sonunda ebe olan eşler, sol elleriyle ele ele tutuşurlar. Bu şekilde sırt sırta vermiş, ön tarafları birbirlerinin tersine dönmüş olurdu. Birbirlerinin ellerini çok sıkı tutarlar. Çünkü ellerini bıraktıkları an diğerleri tarafından kendilerine dayak atılır. Oyun grubu bunların yanına yaklaşır, kendini ele vermeden tartaklayıp rahatsız eder, kaçarlardı. Ebe olanlar da bunlardan birini yakalamaya çalışırdı. Birini yakaladıkları an ebelikten kurtulur, yakalanan ve eşi ebe yapılırdı. Oyun bu şekilde "şekko, şekko..." denilerek devam ederdi. 
   
        Qitıkane: 
           Çelik çomak oyunudur. Beşer kişilik iki grupla oynanır. Oyuncuların herbirinde birer sopa bulunur. Oyun alanının ortasında sopanın ağzı girecek şekilde dar ve derin bir çukur kazılır. Çukurun üzerine qitık dedikleri çelik konulur. Sopa çeliğin altına sokularak karşı grup oyuncuları üzerine fırlatılır. Öbür grup havadan gelen çeliğe vurup en uzağa atmaya çalışırlar. Çoğu zaman bunda muvaffak olmazlar. 
         
  Hapıkane: 
           Genç kız ve kadınların oynadığı bir oyundu. Fındık büyüklüğündeki beş taşla oynanırdı. Karşılıklı iki kişi, elleriyle bu beş taş oyununu oynarlardı.
            
Diğer oyunlar: 
            Bu oyunlardan başka sege-gurgane, yaylım-ateş qapane aşık oyunlarını da oynarlardı. 
            Döndürak, yani topaç çevirme oyunu çocuklar arasında çokca sevilen ve oynanan bir oyundu. 
            Bunlardan başka pekçok oyun oynarlardı. Çocuklar, büyük bir zevk ve neşeyle oynadıkları bu oyunlara kendilerini öylesine kaptırıyorlardı ki yemeyi içmeyi unutuyor, yorgunluğu ise hiç hissetmiyorlardı.
        
    Oyunlarda Ebenin Seçimi:
            Ebe, değişik saymaca ve kuralarla tespit edilirdi. Bunlar:
            -Tere-huşke: Yazı turaya benzer bir kuradır. Yassı ve ufak bir taş alınır. Bir tarafına tükürülerek ıslatılır. Taraflardan birine sorulur; tere-huşke, yani yaş mı kuru mu? Cevap alındıktan sonra taş, havaya fırlatılır, istenen taraf üste gelmişse kurayı kazanmış, değilse kaybetmiş olur.
            -Histe, miste... çılle wu biste. "Biste" de tekleşen kişi çıkar, en sonda kalan ebe olurdu. 
           -"Hekıle mekıle, çalan çekıle, pıjkoj xemıle, ana fingıle, tatu xeye, şamu şeye, bizle teye" tekerlemesi, ebeyi seçmek üzere söylenirdi.

 

| Gönderen: | Kategori: Kültür | Tarih: 29.03.2007

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol